Bay Baykuş evde tek başına, sıcacık ateşin karşısında oturmaktadır. Tam bezelye çorbasını içerken kapı vurulur. Bay Baykuş konuksever biridir, gelen ziyaretçileri içeri davet eder. Böylece olaylar başlar: Ziyaretçiler evde neler yaparlar neler!
Sonra iki garip tümsek belirir Bay Baykuş'un yatağında, Bay Baykuş'u hiç rahat bırakmazlar… Bay Baykuş, nefis bir çay yapar kendine, ona mutluluğun değerini düşündüren… Bay Baykuş daha sonra, evinde çok huzurlu bir yer keşfeder… Ve son olarak da, dünyanın en yuvarlak, en iyi, en tatlı dostu ile uykuya dalar!
Evet, Bay Baykuş evde tek başınadır ama hiç de yalnız değildir; çünkü dostları, arkadaşları ve ona mutluluk veren çok şey vardır!
"Kış, Bay Baykuş'un evine misafir olarak gelmesine rağmen onun evini darmadağın edip gider. Sonra Bay Baykuş, kendisini üzen bir olaydan sonra gözyaşı çayı demlemeye karar verir ve 'Biraz uğraşmak gerekiyor ama gözyaşı çayı, mutluluğun değerini düşünürken içmek için gerçekten nefis oluyor,' der kendi kendine. Bu cümle, onun davranışlarının temelini anlatan ve onu tanıtan en etkileyici cümlelerden biri bence… Bay Baykuş'un Ay ile olan dostluğunda da, dostluğun sadece aynı şeyleri yapabilen insanlarla karşı hissedilemeyeceği, kendimizi yalnız ve üzgün hissettiğimizde bizi yalnız bırakmayan bir dostumuzun varlığının bizi ne denli huzurlu hissettirdiği vurgulanıyor içtenlikle."
-Elif Yaygın
Türkçe Öğretmeni-
Sayfa Sayısı: 72